RSS

Umut

08 Jan

Yeni yıl, tazelenemeyen umut

Samim Akgönül

BBC 09.01.2010

Strasbourg, Fransa

Genelde Noel ve Yeni Yıl dönemi daha bir umutlu geçer Fransa’da, bir senenin yorgunluğu, hayal kırıklıkları, üzüntüleri, sıkıntıları geride bırakılır bu peri masalı gibi iki hafta boyunca.

Yıl zor geçebilir

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy

 

Korkular, endişeler yerlerini umuda, sevince, neşe’ye bırakırlar. Bunun bir hayal ürünü olduğu bilinse de, yeni sene yeni bir başlangıç olarak kabul edilir.

Daha net söylemek gerekirse yeni seneye bir şans verilir, daha başlamadan kutlanır ki iyi geçsin. Bir ümitle görevine yeni başlayan başkanlara Nobel Barış ödülü verilmesi gibi.

Bu sene nedense biraz farklı, Fransa 2010’a, diğer senelere nazaran daha bir karamsar, daha bir öfkeli, daha bir somurtkan giriyor gibi geldi bana.

Sanki umutların boşa çıkacağı önceden biliniyor gibi. Kamuoyu, basın, sokaktaki adam, öğrencilerim, meslektaşlarım, hepsinde bir takım gri bulutlar, hoşnutsuzluk.

Krizin kasveti

Bu atmosferin birbiriyle geçişli iki nedeni olduğu düşünülebilir. Bunlardan birincisi, elbette ekonomik kriz.

Teğet falan geçmedi Fransa’ya. Herhangi bir yere teğet geçtiği de söylenemez zaten.

Elbette kamu borçlanmasını katlayarak ve dolayısıyla iç borcu sonsuz derinleştirerek, halkın parasıyla bankalar batmaktan görece kurtarıldı.

Ancak bunun bile Fransız kamuoyunun psikolojisinde ters teptiğini söylemek mümkün.

Zira halkın kesesinden kesilen paralar sayesinde küresel ekonomiyi buhrana sürükleyenler, bankacılar, borsacılar, brokerlar, traderlar cezalandırılacaklarına ödüllendirildi.

Ekonominin yeniden canlanması önemli bir hedef

Alışveriş yapan Fransızlar

En azından emekçi sınıfta böyle bir algılama doğdu. Haksız da sayılmazlar.

Kriz işsizliği dopingledi, işyeri kapanma rakamları tavan yaptı.

Biliyorsunuz Fransa’da işsizlik istatistikleri UMP iktidarından beri hileli. Uzun süredir işsizlik maaşı alanların maaşı yavaş yavaş kesilmekle kalmıyor, işsizlik istatistiklerinden çıkarılıp apayrı bir gruba RSA denilen (Aktif Dayanışma Geliri) kategoriye katılıyorlar.

Bakmayın siz resmî rakamın %8’ler civarında olduğuna. Kaldı ki çalışanların alım gücü de sabit. Hatta düşüyor. En azından sokaktaki adam yaşam şartlarının gittikçe güçleştiğini fark etmekte.

Kimdik?

Elbette, ekonomik ve toplumsal sorunları olan Ulus-Devletlerin sarıldıkları bol dikenli bir dal var Fransa’da da: kimlik.

Kimlik sorunları her zaman iktidarın elinde ideal bir örtü oluşturmuştur. Ne zaman gerçek, gelir dağılımı, refah, insan hakları, eşitlik gibi konularda yapısal dengesizlikler kendini hissettirmeye başlasa, egemenler, ya da Devlet, ya da ikisi birden, bu kimlik konusunu ısıtıp ısıtıp atarlar kamuoyunun önüne.

Kimliğine odaklananlar kural olarak kavgaya tutuşurlar, gerilirler. Çünkü ben kimim sorusunun net ve sabit bir cevabı olmamasından öte, biz kimiz sorusu her yerde doğası gereği cevapsızdır.

Toplumlar, biz kimiz sorusunu sormaya başladıkları zaman, başka bir şey düşünemez olurlar, gerçek sorunlara sağlıklı odaklanamazlar.

Bilmem başka bir ülkeyi hatırlatıyor mu bunlar size.

Bu kural Fransa’da da bozulmadı. Son zamanlarda bir Ulusal Kimlik tartışması yaratıldı Fransa’da.

Tamamen sunî, tamamen yukarıdan inme, tamamen riyakâr bir tartışma oldu bu.

Fransız olmanın tanımı nasıl yapılmalı?

Fransız göçmen

Amaç hedef göstermekti: Ekonomik krizin sebeplerinden biri ülkedeki yabancı kökenliler, dolayısıyla bu insanlar ekonomik refahımızı tehlikeye sokmakla yetinmiyorlar bir de ulusal kimliğimizi tehdit ediyorlar.

Zaten Nicolas Sarkozy’nin güdümünde tartışmayı « başlatan » bakanlığın isminden belli « Göç, Ulusal Kimlik ve Dayanışmalı Gelişme » bakanlığı.

Böylece göç ile ulusal kimlik arasında bir bağ kurulmakta. Bakanlık neresiyle dayanışma içerisinde o da belli değil.

Bugün Fransa’daki izlenim bu tartışmanın büyük bir fiyasko ile sonuçlandığı (daha doğrusu sonuçlandırılmadığı) konusu.

Zaten hükümet de bunu anlamış ki tartışma hakkında hiç tartışılmıyor artık. Herkes sus pus.

Bakan son açıklamasında tartışma için açılan İnternet sitesine gelen binlerce mesajdan « sadece » %25’inin ırkçı düşünceler içerdiğini bildirdi. Bir araştırma şirketine anket yaptırmışlar. Sadece %25!

Fransa’daki son gelişme bu bakanlığın kapatılması için açılmış bir imza kampanyası. Bakanlık mutlaka bir gün kapatılacaktır, saklanmak istenen konular azalınca, ekonomi düze çıkınca, günah keçilerine daha az ihtiyaç duyulunca.

Yeni Yıl yeni gelişmelere gebedir muhakkak. Herkesin umudu Fransa’nın Fransa’yı Fransa yapan geleneksel değerlerine tekrar sarılması.

Resmi binaların tümünün duvarlarını süsleyen Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik, mottosunun slogandan öteye geçip tekrar sıkı sıkıya bağlı olunan değerler haline gelmesi.

 
Poster un commentaire

Publié par le janvier 8, 2010 dans News

 

Étiquettes : , , , , , , ,

Laisser un commentaire