Islam and Politics –
The Illusion of an Islamic State
9h – 9h30 Accueil des participants
10h : Mot de bienvenue et d’ouverture Michel Deneken, Vice-président de l’Université de Strasbourg, directeur de l’UMR DRES
Table ronde 1 : moderation et discussion A.-L. Zwilling (UMR DRES)
11h15 pause
12h discussion
Table ronde 2 : modération et discussion Rita Hermon-Belot (CéSor, EHESS, Paris)
15h discussion
15h15 : Pause
16h discussion finale
Table ronde 3 : modération et discussion Joëlle Allouche (GSRL, Paris)
11h pause
12h discussion
Table ronde 4 : modération et discussion : Lionel Obadia Université Lyon 2 LARHRA et USIAS
15h pause
16h : discussion
16h30 : débat final et conclusions
9:00 – 10:00: Keynote Lecture 2
10:00 – 10:15: Tea/Coffee break
10:15 – 11:45: Session 4
Diasporic Shia Minorities: Identities in Transition Samim Akgönül (Chair – Strasbourg University)
11:40 – 12:00 Tea/Coffee break
12:00 – 13:30: Session 5
Shia Communities in Formation
13:30 – 14:45: Lunch
14:45 – 15:45: Keynote Lecture 3
15:45 – 16:00: Tea/Coffee break
16:00 – 17:30: Session 6
Shia Transnationalism between Global and Local Dynamics
ARAS YAYINCILIK
2016
Türkiye’de yaşayan Müslüman olmayan cemaatlerin birbirinden yakıcı sorunları ve bunların yarattığı çokboyutlu tahribat sıklıkla görmezden gelinmiştir. Yok Hükmünde, merceğini bu meselelerin en yakıcı olanlarından ikisine, gayrimüslim cemaatlerin tüzel kişiliklerinin tanınmamasına ve temsilde yaşadıkları sorunlara doğrultuyor. Kitapta altı çizilen sorunlar soğuk birer hukuk meselesi değil, aksine Türkiye’nin en kırılgan durumdaki yurttaş gruplarının varlıklarını sürdürebilme mücadelesinde ekmek ve su kadar önem taşıyorlar.
Köy veya kent kökenli, hepsi Cumhuriyet çocuğu, otuz üç yazar ve düşünürün 1930-1980 dönemine ait, daha önce yayımlanmamış çocukluk anıları-anlatıları.
Kişisel tarihler ile ülke tarihinin kesiştiği bu anlatı mozaiği, durmadan değişen bir Türkiye manzarası ortaya koyuyor. Kiminin ekonomik ya da politik nedenlerle uzaklaşıp, kiminin özlemle geri döndüğü bir ülke burası.
Hem Doğu’dayız, hem Batı’da. Bir ağlıyor, bir gülüyoruz. Kâh hâlâ eski dilden izler taşıyan bir Türkçe kulağımızda, kâh Ermenice, Rumca, Arapça, Kürtçe, Yahudi İspanyolcası, hatta Almanca ve Fransızca.