6-7 Eylül Olayları ile Yüzleşme
İşler kitlesel bir histeriye dönüştü!
Milliyet, 13.02.2013
6-7 Eylül’ü anlamlandırabilmek için filmi biraz geri sarmak gerekiyor. Bu dönemde iç içe geçmiş üç radikal dönüşüm oldu: Kimliksel, toplumsal ve siyasal… Bu olayları bütün bu dönüşümlerin birleşimi hazırladı…
Strasbourg Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Samim Akgönül sorularımızı yanıtladı.
Pelin Batu – Nezih Başgelen
SAMET AKTEN
6-7 Eylül olaylarını hazırlayan süreçte neler yaşandı?
6-7 Eylül’ü anlamlandırabilmek için filmi elbette biraz geriye sarmak gerekiyor. Bu dönemde iç içe geçmiş üç radikal dönüşüm oldu : Kimliksel, toplumsal ve siyasal.
Kimliksel dönüşüm artık herkesin malumu. Türk ulusal kimliğinin inşasında, Millet sisteminin acı bir mirası olarak, İslam’a aidiyetin (sadece aidiyetin, İslami görünürlüğün değil) başat kriter olarak kabul edilmesinin sonucu olarak, Anadolu’nun kadim gayrimüslim halkları yok edildi.
İsim benzerliği’
İkinci dönüşüm toplumsal. 1950’lerin başlarından itibaren, Marshall planı çerçevesinde tarımın makineleşmesi ve göreceli bir devlet kontrollü liberal ekonomi sayesinde sanayileşmenin hızlanması ile birlikte kırsaldan şehre, özellikle İstanbul’a göç başladı. Ancak bu sanayileşme göçün hızına yetişemedi. Böylece şehirlerin çevresinde yeni köyler oluştu. Gecekonduların ilk dikkat çekmeye başlaması 1950’lerin ortalarına denk geliyor. Burada yaşayan kitle manipülasyona, milliyetçi ve İslamcı söyleme açık bir kitleydi. Ayrıca bir nevi servet düşmanlığı da kendine pompalanmaya müsait bir ortam buldu.
Üçüncü dönüşüm ise elbette siyasal. Demokrat Parti iktidarıyla, bağlantısız dış politikadan vazgeçen Türkiye, 1950’lerde Kıbrıs konusunu kelimenin tam anlamıyla keşfetti. Kıbrıs konusunda söz söyleme hakkına sahip olabilmek için bir kamuoyu yaratmak gerekliydi ki bunun tek yolu da milliyetçi ve ırkçı propagandaydı. 1955 yazı boyunca basında hem Kıbrıs’taki Rumlar hem de klasik ırkçı söylemle, “isim benzerliği ” kullanılarak Türkiye Rumları hedef gösterildiler. Diğer bir deyişle kurban seçildiler.